Kayıtlar

aforizmalar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Elbette Dokunuruz

Resim
  Elbette Dokunuruz “Gözlerinizi kapatın, yavaşça gelin, ağaca dokunun, sevin onu” sözleri geliverdi aklıma. Hayal ettim o anları. Ağaca dokunmamız, gülüşmeler, birbirimize yaptığımız şakalar.   Bu sözleri yıllar önce açık havada yapılan bir derste söylemişti Hocamız. Her ne zaman bir ağacın altında otursam bu sözler gelir aklıma. Yaptıklarımız karşısında yüzümde bir gülümseme belirir.   İnsanoğlu kendisine söylenen sözü tam olarak kavrayamadığını çıkarırım hep bu hatıramdan. Biz de bu söz karşısında güldük, dalga geçmeye yöneldik. Fakat  iyi niyetinden olsa gerek; Hocamızdan herhangi bir olumsuz bir tepki  görmedik.         Yıllar sonra dokunduğumuz o ağacı ziyarete gittiğimde,  dokunula dokunula, dokunulmazlık makamına ulaştığını gördüm. Kurumuştu.     Yaşadığımız şu salgın günlerinde fark ettim ki insanın insanla, kendisiyle ve çevresiyle ilişkilerinde dokunmanın büyülü bir yanı varmış. Dokunarak insan duygularını kolayca hissede biliyor, anlayıp, anlata biliyormuş. İletebiliyormu

Öykü, Çalmayın Kapımı

  Çalmayın Kapımı Çalmayın kapımı artık! Azıcık ta olsa beni bana bırakın!             Her ne hikmetse gülümseseler küfrettiler gibi anlıyorum. Var bugün bende bir şeylerde, ne olduğunu bende bilmiyorum. Aslında bende bir şey olmadığı günü hiç görmediniz. Boş değilim ben boşş. Teneke bağlasanız tıngırdatmam onu ben. Aramayın beni! Çalmayın kapımı!             Bu sinir benden sıkılıp, terk edinceye kadar, guguklu saat, saatin beş olduğunu söyleyesiye kadar kimse bana dokunmasın. Kırarım kalbinizi hiç istemesem de. Gelemezsiniz odama hem. Gelseniz de bensizliğimde boğulup gidersiniz. Her zaman böyle olmaz sadece bugün yalnız bırakın. Yaparsanız hem haksızlık etmiş olursunuz. Kalbiniz kırılır, üzülürsünüz. Sizi tekrar tekrar uyarıyorum. Yüksek gerilim hattı gibiyim bugün ben. Sağımdan, solumdan herhangi bir cephe hattımdan geçmeyin çarpılırsınız. Yanıma yaklaşırsanız, ne kadar savunmasız, çocuksu olduğumu anlarsınız hemen.             Mazeret bulmak için söylemiyorum. Sinirli gibi

Unutmanın Dayanılmaz Hafifliği

Resim
  GÜNLÜKTEN  Hayatımda ne olduysa hep benim yüzümden oldu dedi ak saçlı adam. Yapmak istediklerimi, bile isteye hep ben yaptım. Birileri zorlasa bile. Çok istemişimdir hayatıma seyirci olmayı. Olamıyor insan kendi hayatına seyirci. Üzüldüğümde, kızdığımda, sevindiğim ve şaşırdığım anlarda yüzümün halden hale nasıl girdiğini. Yaşamak şahitlik etmek değil midir aslında. Başkalarının hayatlarına şahitlik edebiliyoruz da niye kendi hayatımıza etmeyelim. Belki istemiyor insan kendi hayatına şahitlik etmeyi. Zorluğundan değil, gördükleri hoşuna gitmeyeceğinden olsa gerek. Başkalarını izlemek, yargılamak kolay ve eğlenceli geliyor aslında. Sıra kendimize gelince duruyoruz hemen o anda. Yakıştıramıyoruz kendimize yaptıklarımızı ama kendi kendimize de söyleyemiyoruz. Hemen unutmaya çalışıp “insan nisyan ile malüldür” diye aforizmalara sığınıyoruz.  Unutmaya çalışmak insanı rahatlatsa da neyi unutacağının farkındalığı, unutmayı imkânsız kılıyor dimağında. Unutmaya çalışarak idrakimizi yönlen