Kayıtlar

günlük etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

An Gelir..

  An Gelir               An gelir, tefekkür denizine çivileme dalarsınız. Yüzmeyi bilmediğini unutarak.             Herkese, her olaya bir sözünüz vardır. Kim ve ne olduğunu ne dediğini dinlemeden.             Ormanın kralı gibi davranırsınız insanlara, doğaya. Acizliğini fark etmeyerek.             Nefes aldığın her anda yaptığın onlarca hatalara bakmadan, başkalarının zaaflarını sayar, muhakeme edersin. İzin alıp sormadan.             Her gün yeni bir yolculuğa çıkarsın. Maksadını belirlemeden, menzilini seçmeden. Her şeyden önemlisi dost edinmeden.             Herkese emirler yağdırırsınız. Doğruları ve yanlışlarının şeceresini tutarsınız, izinleri olmadan.             Gönüller kırarsınız, gönül yapmadan. Söz verir, sözünüzde durmazsınız, vaatte bulunur, vaadinde durmazsınız, unutarak.             Gölgenizle hasbihal eder, dert yanar ve kavga edersiniz. An gelir, gölgenizin kaybolacağını düşünmeden.             Hayaller kurarsınız, hayallerinize bile kimseyi dahi

Öykü, Çalmayın Kapımı

  Çalmayın Kapımı Çalmayın kapımı artık! Azıcık ta olsa beni bana bırakın!             Her ne hikmetse gülümseseler küfrettiler gibi anlıyorum. Var bugün bende bir şeylerde, ne olduğunu bende bilmiyorum. Aslında bende bir şey olmadığı günü hiç görmediniz. Boş değilim ben boşş. Teneke bağlasanız tıngırdatmam onu ben. Aramayın beni! Çalmayın kapımı!             Bu sinir benden sıkılıp, terk edinceye kadar, guguklu saat, saatin beş olduğunu söyleyesiye kadar kimse bana dokunmasın. Kırarım kalbinizi hiç istemesem de. Gelemezsiniz odama hem. Gelseniz de bensizliğimde boğulup gidersiniz. Her zaman böyle olmaz sadece bugün yalnız bırakın. Yaparsanız hem haksızlık etmiş olursunuz. Kalbiniz kırılır, üzülürsünüz. Sizi tekrar tekrar uyarıyorum. Yüksek gerilim hattı gibiyim bugün ben. Sağımdan, solumdan herhangi bir cephe hattımdan geçmeyin çarpılırsınız. Yanıma yaklaşırsanız, ne kadar savunmasız, çocuksu olduğumu anlarsınız hemen.             Mazeret bulmak için söylemiyorum. Sinirli gibi

Unutmanın Dayanılmaz Hafifliği

Resim
  GÜNLÜKTEN  Hayatımda ne olduysa hep benim yüzümden oldu dedi ak saçlı adam. Yapmak istediklerimi, bile isteye hep ben yaptım. Birileri zorlasa bile. Çok istemişimdir hayatıma seyirci olmayı. Olamıyor insan kendi hayatına seyirci. Üzüldüğümde, kızdığımda, sevindiğim ve şaşırdığım anlarda yüzümün halden hale nasıl girdiğini. Yaşamak şahitlik etmek değil midir aslında. Başkalarının hayatlarına şahitlik edebiliyoruz da niye kendi hayatımıza etmeyelim. Belki istemiyor insan kendi hayatına şahitlik etmeyi. Zorluğundan değil, gördükleri hoşuna gitmeyeceğinden olsa gerek. Başkalarını izlemek, yargılamak kolay ve eğlenceli geliyor aslında. Sıra kendimize gelince duruyoruz hemen o anda. Yakıştıramıyoruz kendimize yaptıklarımızı ama kendi kendimize de söyleyemiyoruz. Hemen unutmaya çalışıp “insan nisyan ile malüldür” diye aforizmalara sığınıyoruz.  Unutmaya çalışmak insanı rahatlatsa da neyi unutacağının farkındalığı, unutmayı imkânsız kılıyor dimağında. Unutmaya çalışarak idrakimizi yönlen