Unutmanın Dayanılmaz Hafifliği
GÜNLÜKTEN
Hayatımda ne olduysa hep benim yüzümden oldu dedi
ak saçlı adam. Yapmak istediklerimi, bile isteye hep ben yaptım. Birileri
zorlasa bile. Çok istemişimdir hayatıma seyirci olmayı. Olamıyor insan kendi
hayatına seyirci. Üzüldüğümde, kızdığımda, sevindiğim ve şaşırdığım anlarda
yüzümün halden hale nasıl girdiğini.
Yaşamak şahitlik etmek değil midir aslında. Başkalarının hayatlarına şahitlik edebiliyoruz da niye kendi hayatımıza etmeyelim. Belki istemiyor insan kendi hayatına şahitlik etmeyi. Zorluğundan değil, gördükleri hoşuna gitmeyeceğinden olsa gerek. Başkalarını izlemek, yargılamak kolay ve eğlenceli geliyor aslında. Sıra kendimize gelince duruyoruz hemen o anda. Yakıştıramıyoruz kendimize yaptıklarımızı ama kendi kendimize de söyleyemiyoruz. Hemen unutmaya çalışıp “insan nisyan ile malüldür” diye aforizmalara sığınıyoruz.
Unutmaya çalışmak insanı rahatlatsa da neyi unutacağının farkındalığı, unutmayı imkânsız kılıyor dimağında. Unutmaya çalışarak idrakimizi yönlendirerek hatırlamayı kolaylaştırıyoruz aslında. İdrak, sabır gerektirir iken sabredemiyoruz. Farkındalık dikkatimizin yönünü değiştirdiğini bilmiyoruz gibi davranıyoruz. Doğrusu unutmak nimettir ama nasıl unutabiliriz unutmak istediklerimizin farkındayken.
Yorumlar
Yorum Gönder