Yönsüzler Mangası

 

Yönsüzler Mangası

Sıradan insanların görmediği duymadığı belki de görmeyi, duymayı istemediği acıların ortasındayız.

Kimsenin aynı yerde bulunmaktan hoşlanmayacağı insanlarla aynı yerde aynı havayı teneffüs ediyoruz.

            İsteyerek girilmeyen ve girilemeyecek olan hikayelere yasa gücüyle giriyor, izliyor, gözlüyor, kendimizi düşünmeden korunmadan koruyoruz.

            İsteyerek giriyoruz ama girdiğimiz an da çıkmak için uğraşmaya başlıyoruz biz. Yönümüze biz karar veremiyor, görünmeyen bir gücün istediği yöne doğru yöneliyoruz. Git deseler de gitmek istemiyor, bahanelere sarılıyoruz.  

            Evet aciziz biz; ama acizliğimizi günbegün unutmuş gibi hatırlatılmasına maruz bırakılıyoruz.      

Gün yüzü görmemiş sırlarla muhatabız. Ölümsüzlük iksirini bulmuş gibi saklıyor ve birbirimizin kulaklarına hep onu fısıldıyoruz biz. “Aramız da sır”

Korunaklı bölgelerde korumak için nefessiz kalıyor, gündüzü gece, geceyi gündüz gibi yaşıyoruz biz. Mekânın kasveti ile boğulurken rüzgârın tenimizi okşamasına, güneşin içimizi ısıtan sıcaklığına işimizden dolayı hasret kalıyoruz.

Yüksek perdeden konuşarak korkularımızı gizliyoruz zihnimizin en ücra yerlerinde. Korkuyoruz, korkutuluyoruz bitmeyen bir döngü de korkutuyoruz da. Ne zaman dan sonra hatırlamak istesek niye korktuğumuzu, niye korkuttuğumuzu bile hatırlamıyoruz.

Say! dedikçe sayıyor, gel! dedikçe geliyor, git! denilince gidiyor ama çıkmak istediğimizde çıkamıyor çaresizlik girdabında biçare kalıyoruz. Çünkü girilince çıkılmayan yerdeyiz biz. Yusuf misali dipsiz kuyudayız.

Tedirginiz, acıları ve çaresizliği biriktiriyoruz, duygular bankasının vadesiz hesaplarında, döviz, altın hesapları yerine.

Tam kendimizi ait hissettiğimiz sokağımız, evimiz, komşularımız oldu derken yola revan oluyoruz istemeden. Dertlerin, badirelerin dağ gibi olduğu sulara bodoslama dalıyor, kurbağalama, kelebek, yüzüstü, sırtüstü yüzüyoruz çaresizlik denizinde belki de hangisi daha makbul düşünmeden.

Düşler görüyoruz, düşünce. Sukutuhayale uğruyoruz duyunca. “Duymadım, görmedim” kelimelerini rehber ediniyoruz zamanla. Had bildiriyoruz, haddini aşanlara haddizatında ama haddimizi bilmeden.

Kimsenin kurmadığı hayallerde başrol kapıp edilgen rollerde oynuyoruz. Gücümüz var ama lambaların yanmadığı sokaklarda gölgesi olmayan karaltıyız biz.

Biz, kim olduğunu ve nereye gideceğini bilemeyen hep dikenli yolarda çıplak ayakla yürüyenleriz. Biz dert dinler, dertleniriz. Biz, biz,  …… çalışanız, biz de insanız.      

       

 

           

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Huzurun Adresi/ Hacı Şeyh Camisi

Vicdan Neye Lazım

Öykü, Yitik Küpeler